بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كَذَٰلِكَ نَفۡعَلُ بِٱلۡمُجۡرِمِينَ ١٨

İşte biz günahkârlara böyle yaparız.

– Seyyid Kutub

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ١٩

O gün inkarcıların vay haline!

– Seyyid Kutub

أَلَمۡ نَخۡلُقكُّم مِّن مَّآءٖ مَّهِينٖ ٢٠

Sizi basit bir sıvı damlasından yaratmadık mı?

– Seyyid Kutub

فَجَعَلۡنَٰهُ فِي قَرَارٖ مَّكِينٍ ٢١

Sonra o sıvı damlasını korunaklı bir yuvaya yerleştirmedik mi?

– Seyyid Kutub

إِلَىٰ قَدَرٖ مَّعۡلُومٖ ٢٢

Belirli bir sürenin sonuna kadar.

– Seyyid Kutub

فَقَدَرۡنَا فَنِعۡمَ ٱلۡقَٰدِرُونَ ٢٣

Biz o sıvı damlacığın gelişmesini aşamalı bir plâna bağladık. Biz ne güzel plân yaparız.

– Seyyid Kutub

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٢٤

O gün inkarcıların vay haline!

– Seyyid Kutub

أَلَمۡ نَجۡعَلِ ٱلۡأَرۡضَ كِفَاتًا ٢٥

Biz yeryüzünü barınak yapmadık mı?

– Seyyid Kutub

أَحۡيَآءٗ وَأَمۡوَٰتٗا ٢٦

Ölüler için de diriler için de.

– Seyyid Kutub

وَجَعَلۡنَا فِيهَا رَوَٰسِيَ شَٰمِخَٰتٖ وَأَسۡقَيۡنَٰكُم مَّآءٗ فُرَاتٗا ٢٧

Orada yüksek dağlar yaratmadık ve size tatlı sular içirmedik mi?

– Seyyid Kutub

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٢٨

O gün inkarcıların vay haline!

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu